Yalnızlık dolanır mezarımın kuytu köşelerinde Ayışığı dans eder yıldızsız kalmış geceyle Uyanmaya korkan şafağın soluk derinliklerinde
Bir kış sabahı kar bütün anıları örttüğünde Bulutlar güneşi gökyüzüne gömdüğünde Rüzgarlar bile bulamaz huzuru hiçbir yerde
Ölülerin özlediği şafak geri dönmediğinde Yas tutanlar onların acılarını görmediğinde Sadece yalnızlık hatırlanır ölümlerin yıldönümlerinde
Hüzün vardır uzak diyarların gecelerinde Acı dolu çığlıklar yükselir karanlığın içinde Ama artık geri dönemez ruhlar, hapsolmuşlardır kabirlerinde
Karanlık beni sarıp kefenimi giydirdiğinde Ölüm örttüğünde üzerimi ipekten peleriniyle Hüzün ve gözyaşından başka birşey kalmadı geride
Ağlamaklı çığlıkları duydum kendi mezarımda bile Dışarı çıkmak isteyenler bir yandan toprağı ittirdikçe Kurtlar bedenlerle ziyafet çekmeye gelince
Kabusların gecelerden taşıp sabahlara girdiğinde Karanlığın ilahileri saracak seni uyuduğun yerde Çıkış yolu kalmayacak kötü ruhlar etrafını çevirdiğinde
Bir demet ışık da sana huzur vermeyecek cennette olsan bile